Farklı dinlerin kutsal kabul ettiği yerler, o dinin tarihinde ve kutsal kitaplarında özel bir öneme sahiptir. Bu önemli yerlerden biri de Yahudilik’te vurgulanan ve ‘Arzı Mevud’ olarak bilinen kavramla ilişkilendirilen mekânlardır. Arz-ı Mevud, kelime anlamıyla “vadedilmiş yer” demektir. Yahudilik, diğer dinlerden ayrılan bir özellik olarak ‘Mesih’ ve ‘Seçilmişlik’ anlayışını benimser. Yahudilik inancında, Tanrı YHVH tarafından İbrahim’e ve soyundan gelenlere vaat edilmiş olan bir bölge bulunmaktadır. Bu çerçevede, Hz. İbrahim’in soyuna atfedilen ve kutsal kitaplarda bahsi geçen mekânlardan biri özellikle Harran olarak bilinen Urfa’dır.
Şanlıurfa, ‘Peygamberler Şehri’, ‘Anadolu’nun Kudüs’ü’ ve ‘İnançlar Diyarı’ olarak adlandırılarak, Yahudilik yanında Hıristiyanlar ve farklı uygarlıklar için de büyük bir tarihi öneme sahiptir. Bu şehir, farklı inançlar ve tarih boyunca çeşitli kültürel unsurların birleştiği bir nokta olarak öne çıkar. Ancak, Urfa’nın Arzı Mevud içinde değerlendirilip değerlendirilmemesi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazıları için Hz. İbrahim ve soyunun yaşadığı yerler, hac mekânları olarak kabul edilirken, diğerleri ise bu konuda farklı düşüncelere sahiptir.
Yahudilerin Öldükten Sonra Bir Araya Geleceklerine İnandıkları Topraklar
Yahudiler, tarih boyunca Kudüs’ten sürüldü ve gittikleri her yerde ayrımcılık, zulüm ve katliama maruz kaldılar. Ancak kendilerini güvende hissettikleri nadir coğrafyalardan biri Türk topraklarıydı. Yahudiler, Kudüs’e döndüler, ancak iş birliği yaptıkları ve onların acılarına ortak olan kişilerle bir siyaset tarzı izlediler. Bu durum, binlerce yıllık bilgeliklerine ihanet ettiklerini gösteriyor; çünkü onlar zulümle asla kalıcı bir huzurun olmayacağını en iyi tecrübe etmiş bir topluluk olarak bilinirler.
Siyonist Yahudiler, ‘Am Hasagula’ olarak adlandırdıkları özel bir üstünlük ve seçilmişlik anlayışına sahiptirler. Bu anlayışın ideolojik haritasına Arz-ı Mevud denir. Bu haritada Kudüs’ün stratejik bir öneme sahip olduğu bilinirken, genellikle göz ardı edilen bir detay daha vardır ki bu da Urfa’nın özellikle Harran şehrinin önemidir.
Arz-ı Mevud inancına göre, Kudüs kadar önemli olan diğer bir şehir Harran’dır. Hatta bazı durumlarda Harran, siyasi gerekçelerle Kudüs’ten bile daha fazla önem arz eder. Çünkü Yazılı ve Sözlü Tora’da bahsedilen Arz-ı Mevud’a göre, bu topraklarda işlenen bütün günahlar affedileceği için bu topraklar elde edilene kadar her türlü zulüm ve hile meşru görülmektedir.
Buna ek olarak, bu inanışa göre Yahudiler öldükten sonra bu topraklarda bir araya gelecektir. Siyonist inanışa göre, Hz. İbrahim’in ayrıldığı yer olan Harran, büyük bir millet vaadinde bulunulan yerdir. Siyonistler, bu topraklara göç eden insanların mirasçıları olarak kendilerini görmektedirler. Bu yolculuğun yönü ise Sina Yarımadası’nın tamamını içerir. Ayrıca, kendilerini kutsanmış bir millet olarak gören Siyonistler, Kenan soyundan bazı toplulukların Hz. Nuh tarafınından lanetlendiğine inanarak, bu toprakları ellerinden alıp onları sürmeyi dini bir vecibe olarak görmektedirler.
Arz-ı Mevud’a Göre Kudüs’ten Sonra Mutlaka Alınması Gereken Yer Şanlıurfa
Günümüzde, Urfa’dan İsrail’e göç eden Yahudilere ‘Urfalis‘ denilmektedir. Urfa, Hz. İbrahim’in ata toprağı olarak kabul edilir ve Arz-ı Mevud içinde önemli bir yer işgal eder. Bu nedenle, Kudüs‘ten sonra Yahudilerin en büyük arzusu, Urfa’nın ele geçirilmesidir. Eğer bu gerçekleşmezse, Arz-ı Mevud tamamlanmamış ve kehanet gerçekleşmemiş olacaktır. Bu durumda, Yahudiler için Kudüs’ten sürülme tehlikesi devam edecektir.
Urfa, çeşitli adlarla anılan bir şehirdir ve İsrail Devleti için mutlak bir güvence sağlaması gereken bir hedeftir. Bazıları, Urfa’nın Arz-ı Mevud içinde bulunmadığını iddia ederken, diğerleri Hazreti Eyüp’ten Hazreti İbrahim’e kadar uzanan tarihi değerlerin ötesinde bir önemi olmadığını savunur. Ancak bu düşünceler sınırlı bir kesime aittir.
Yahudi gazeteci Theodor Herzl, İsrail Devleti’nin ana hedeflerini açıklarken, Kudüs’ün yanı sıra Urfa’nın da önemine vurgu yapmıştır. Ancak, İsrail’in ileri gelenlerinin Sina’ya doğru yayılmacı bir tavır sergilemesi durumunda, Türkiye’nin önemli şehirlerinden Şanlıurfa potansiyel bir hedef haline gelebilir.
Tarih, zamanın önemini ortaya koymakla birlikte İsrail’in bugününün, asırlar boyu süren bir planın bir sonucu olduğunu gösteriyor. Bu durum, Urfa sınırlarında bir savaşa yol açabilir. Aksi takdirde, ontolojik varlıklarını yok edebilirler ve madden ve manen Arap kültürü içinde yok olabilirler.
WhatsApp grubumuza katılmak için TIKLAYINIZ!