Büyük İskender’in Kayıp Soyu Kalaşlar ve Kâfiristan

Tarih:

Paylaş

Kâfiristan; Afganistan ve Pakistan sınırları içerisinde, Nuristan Eyaletini kapsayan tarihi bir bölgedir. Bölgede yaşayan halka ‘’Kalaşlar’’ adı verilmektedir. Kalaşlar hem dış görünüşleri hem de yaşam şekilleri açısından çevresindeki toplumlardan oldukça farklıdır. Eşcinselliğin yaygın olduğu toplum, içki ve uyuşturucuya düşkündür. Tevhit inancına girmeyen halk gayrimüslim inanışlara sahiptir. Bu sebeplerle sapkın toplum ilan edilmişler ve kâfir olarak anılmışlardır. Yaşadıkları bölgeye ise kâfirlerin yurdu anlamında ‘’kâfiristan’’ denilmiştir.

Kalaşlar; Pakistan’ın kuzey batı Afganistan sınırında 3 bin metre yüksekliğindeki dağların arasında bulunan Bamburet, Rumbur ve Biriu adıyla bilinen vadilerde yaşamaktadır. Şaman, Helen, Hint ve Zerdüşt inançlarından izler taşıyan Kalaş dinine mensupturlar. Çok tanrılı dine inanan halkın dini ritüelleri, kültürleri, görünüşleri ve rengârenk giyimleri oldukça dikkat çekmektedir.

Diğer halklardan her yönden farklı olmaları sebebiyle soylarının Büyük İskender’e dayandığı tahmin edilmektedir. Hatta Kalaş halkı için ‘’İskender’in kayıp soyu’’ tabiri kullanılmaktadır. Büyük İskender; milattan önce 2.yüzyılda Asya’yı fethetmek için yola çıkmış, Afganistan’da iki yıl kaldıktan sonra Çin’e geçmek isterken Hindikuş Dağları’nda ölmüştür. Yapılan bu son seferde ülkelerine dönmeyen Makedonya ordusu bölgede kalmıştır. Dolayısıyla Kalaşların bölgede kalan Makedon askerlerinin devamı olduğu düşünülmektedir.

Kalaşların İlginç Gelenekleri

Güneş ve tabiatı 2 büyük tanrı olarak kabul eden Kalaşların son derece ilginç gelenekleri bulunmaktadır. Çok sayıda gelenekleri arasında en ilginç olanı cenaze törenleridir. Ölen kişilerin daha iyi bir yere gittiğine inanmaları sebebiyle, cenaze törenlerinde dans ederler ve cenaze sahiplerine para takarlar. Toplanan paralar, daha sonra halka dağıtılacak olan yemek ve alışveriş için kullanılır. Ölen kişinin arkasından yapılan bu yemeğe herhangi bir mazereti olmadan gelmemek hakaret kabul edilmektedir.

Ölülerin geri döneceğine inandıkları için cenazeleri gömmezler. Yılın büyük bir kısmının soğuk geçtiği bölgede cenazeler, tabutların içerisinde toprak üzerine bırakılır. Köyde bulunan tapınaklarda yapılan cenaze törenleri 3 gün sürmektedir. Cenazelerin açıkta beklemesi sebebiyle mezarlıklarda kötü kokular oluşmaktadır. Aynı zamanda tabutlar yabani hayvanlar tarafından parçalanmakta ve etrafa kemik parçaları dağılmaktadır. Bölgeye gelen ziyaretçilerin bu durumdan şikâyetçi olması sebebiyle cenazeler gömülmeye başlamıştır. Mezarların üzerine ise örme metodu ile yapılan bir yatak bırakılmaktadır.

Kalaş halkı doğal olaylar ve insan davranışlarını kapsayan 12 peygambere inanmaktadır. Dört mevsimin birer peygamber olduğuna inanan halk, merhamet ve sevinç gibi insani duyguların da peygamber olduğunu düşünmektedir. Genellikle mevsimsel olaylara ve ay takvimine göre senede birkaç kere düzenledikleri festivallerde, tapınaklarda ibadet etmektedirler. En büyük Kalaş Festivali ise kışın gelişi onuruna yapılmakta ve Aralık ayında düzenlenmektedir. Festivalde kadınlar ve erkekler en özel kıyafetlerini giyip, makyajlar yaparak dans eder ve kurbanlar kesilir.

Akraba evliliğinin kesinlikle yasak olduğu toplumda, erkekler kadar kadınlarda söz sahibidir. Hamile kadınlar, doğum yaklaşınca bir haftalığına eşlerinden ayrılarak ayrı bir evde doğum yapana kadar yaşlı bir kadın kontrolünde beklerler. Doğumdan sonra kadın, yeniden saflığın kazanıldığına inanılan bir ritüelin yapılmasının ardından evine döner. Erkek çocuklar ise ergenlik çağına ulaştığı zaman eş seçme hakkına sahiptir. Kalaşlarda kadınların boşanma hakkı bulunurken, erkeklere bu hak tanınmamaktadır. Evlenmek isteyen bir kadın, istediği kişiye evlilik teklifi edebilmekte ve bunun içinde başlık parası ödemektedir.

Kafiristan’ın Nuristan Olarak Değiştirilmesi

Müslümanların Afganistan’a girişi, ülkenin batısında bulunan Herat şehrinin 652 yılında ele geçirilmesi ile başlamıştır. 683 yılında ise Kabil fethedilmiş ve İslam orduları bölgeye tamamen girmiştir. 10. yüzyılda Gaznelilerin hâkimiyetine giren ülkede, İslam dini daha yaygın bir hale gelmiştir.

Kâfiristan olarak bilinen bölge ise, 20.yüzyıla kadar İslam dinini benimsememiştir. Bölge halkı antik ve yerel inanışlar ile oluşturdukları ve Hinduizm ile de bağlantılı olan kendi dinlerine uzun yıllar bağlı kalmıştır. Farklı inanca ve farklı bir kültüre sahip olan bölge, İslam inancının yayılması ile birlikte diğer bölgelere kapısını kapamış ve izole bir hale gelmiştir. Böylece çevredeki Müslüman nüfusun çoğunluğu tarafından “dinsizler” anlamına gelen kâfirler olarak tanınmışlardır.

Bölgenin kâfir ismi ile anılması, Afganistan’da birliği sağlayarak ülkeyi merkezi şekilde yönetmeye başlayan ve Demir Emir olarak bilinen Abdurrahman Han devrine kadar sürmüştür. Abdurrahman Han, kâfiristan üzerine seferler düzenleyerek büyük ölçüde İslam dinine geçmelerini sağlamıştır. Abdurrahman Han Dönemi’nde bölgenin adı resmi olarak Nuristan yani nurun diyarı olarak değiştirilmiştir.

Kalaşlar; bölgeye gelen altyapılarla beraber teknolojik aletleri kullanmaya başlamıştır. Çocuklar modern okullara gitmeye başlamış, kadınlar Müslüman erkeklerle evlenmiş ve genel olarak İslam’a bir geçiş olmuştur. İslam’a geçiş yapan kişiler ise Kalaş gelenekleri sebebiyle kâfiristanı terk etmiş ve nüfusu gitgide azalmıştır. Günümüzde Nuristan ismi ile anılan bölge halkı, genel olarak İslam dinine geçmiş ve benimsemiş durumdadır. Çok az sayıda kişi Kalaş inançlarını yaşatmaya devam etmektedir.

WhatsApp grubumuza katılmak için TIKLAYINIZ!

Paylaş

3 YORUMLAR

  1. Merhaba aşağıdaki Pakistandaki Arnavutlarla sizin yazınızdaki topluluk aynı mı,bu yazının doğruluk payını öğrenmek istemiştim.
    PAKİSTAN ARNAVUTLARI
    AFGANİSTAN İLE PAKİSTAN ARASINDA ARNAVUTÇA KONUŞAN BİR HALK

    Büyük İskender komutasında, İlliryalı askerlerin torunları olan uzun ömürlü Hundza ve Hunzaklar
    Hundeza Yaylasının denizden yüksekliği 2300- 2700 metredir ve tüm vadi 6000 – 7500 metre yüksekliliğindeki dağlarla çevrilmiştir. Yayla dağlık olmasına rağmen sebzelerin, meyvelerin ve çeşitli tahılların yetiştirilmesinde çok verimlidir.

    Hundeza ile ilgili yazı, Aristitidh P. Kolia’nın “ Arvanitler ve Helenlerin Kökeni “ Sh. B. 55, Tirane, 2002 adlı kitabından alınan bir bölümle başlamaktadır ve şöyle demektedir : “ 6 bine yakın, İliryalı asker, Klit’in Büyük İskender tarafından öldürülmesinden sonra Büyük İskender’e karşı konumlarını değiştirerek, yolculukları bugünkü Kafiristan’da ( Afganistan ile Kuzey Pakistan arasında) son bulana kadar Braktan’da dolaştılar.
    Birkaç sene önce senaryo yazarı Xhejms Hilton “Kaybolan Ufuklar” ( Lost Horizons) adlı bir belgesel çekti. O bölgenin insanları uzun boylu, beyaz tenli, kahverengi saçlı ve yaşam süreleri uzundur demektedir. Yaşadıkları vadi günümüzde Hundez – Buruncuk ( küçük burun ) olarak adlandırılmaktadır ve gerçekten bu ova, etrafını saran iki dağ arasındaki bir buruncuk ile kapanmaktadır. Bataklık olan diğer yerin ismi ise Balta’dır.
    Onların diyalektine, erkek;adam dili anlamı olan Burruşeski denmektedir. Zorla Müslümanlaştırılmalarına karşı tepki gösterdiler ve bununla beraber şarap yaparak ( orada oturanları tüm itirazlarına rağmen ) eski zamanlardaki insanların yaptığı gibi şarabı su ile karıştırarak içmektedirler. Gelenek ve göreneklerinin çoğu onların İlir–Helen kökenli olduklarını ispatlamaktadır.( Antonio Bellushi’nin yayınladığı LIDHJA adlı gazetenin, 1983 – Mayıs sayısında Ernesto Shkuro “Afganistan’da İliryalılar” yazısına bakınız.)
    Kütüphanelerde ve internette yapılan araştırmalar, Hundeza ve yazılı olmayan erkek;adam dili Burruşeski hakkında birçok bilgi, açıklama, sağlık reçeteleri ve eseri ortaya çıkardı. Günümüzde Kafiristan’ı, orada yaşayanlar Müslümanlığı kabul ettikten sonra Nuristan olarak adlandırmaktadırlar. Kafiristan Afganistan, Pakistan, Çin ve Tacikistan’ın kesiştiği yerde, PAKİSTAN tarafında bulunmaktadır. İnternetteki bir yazıda İslama göre o bölgenin neden Kafiristan = Kafirlerin yeri = Dinsizlerin yeri olarak adlandırıldığı açıklanmaktadır. Günümüzde Kafiristan’ı, orada yaşayanlar Müslümanlığı kabul ettikten sonra Nuristan ( ışığın yeri ) olarak adlandırmaktadırlar.
    Dr. Jay Milton Hoffman’ın kitabından çıkarılan bazı bilgiler
    Hunzaklar, koyu renk derili Pakistanlı veya Arganistanlı, Tacikistanlı ve Çinlilere nazaran çok farklıdırlar. Hunzaklar beyaz tenlidir ve elmacık kemikleri kırmızıdır. Elli bin Hunzaklının çoğunun gözlerinin rengi mavi, yeşil ya da açık mavidir. Saçları, mısır sarısından koyu siyaha kadar gider. Bazı çocuklar da kızıl saçlıdır. Ormanların yükseklerinde bulunan KALASH isimli bir kabilenin Avrupalı atalarıyla benzerliği çok şaşırtıcıdır.
    Kalashların başlıca tanrıları Di – Zau ( Diel – Zeus ) Güneş – Zeus’tur. Kalaşlar kapılarını, onların eski İlir köklerini ve Büyük İskender ile ilişkilerini ifade eden iki keçi boynuzunu ( İskender Bey’in miğferinde de iki keçi boynuzu vardı ) kapılarına kazırlar. Çocukların, ormanda veya ovada topladıkları sarı renkli çiçeği BISHA diye adlandırırlar.
    Hundoza bölgesi için Prof. Etienne Tiffou tarafından Kalagari’de 1993 yılında “ Hunza Proverbs – Hunza Atasözleri “ adlı detaylı bir dil kitabı yazılmıştır. Bu kitaptan edinilen bilgilere göre Hunzaklar aşağıdaki ifadeleri veya kelimeleri kullanmaktadırlar:
    I bukur si ylli-yıldız gibi güzel (erkek cinsi ) : E bukur si Hena- Ay gibi güzel ( dişi cins ); KAM-VAR ve BAJ-YAPARIM fiillerinin çekimleri örneğin, E KAM BA-YAPTIM; Dhelpra e quant e tharet rrushin kur nuk e arin- Tilki yetişemediği üzüme ekşi dermiş; ZOR ( zor ) ; Shtrij KAMBET sa ke jorganin- Ayaklarını yorganına göre uzat;BUE( rüzgar boğaları): KU DAME NAZERBESA;SHEJASI SI KA RA E KA DA;IN (tekil) BAR-ot;AGON/A KENI (gün doğması, var mı);BUBULLIMA-gök gürlemesi; ÇILA (açtım);KURBAN-kurban ;BESON-inanmak;HUNDA-burun;BALLKON; ..vb.
    Aşağıdaki bilgiler ise, Dr. Jay Milton Hoffman’ın “Hunza: Fiteen secrets of the healthiest and oldest living people”, Professional Pres Publishing Assoc,5th Ed.,Valley Center, 1985. adlı kitabından
    alınmıştır. Kitabın Arnavutça başlığı ise : “ Hunza: Yaşayan en sağlıklı ve en yaşlı insanların on beş sırrı”.
    Hundeza Yaylası’nın denizden yüksekliği 2300- 2700 metredir ve yayla denizden yüksekliği 6000 – 7500 m. dağlarla tamamen kuşatılmaktadır. Yayla dağlık olmasına rağmen sebze, meyve, patates, bezelye, salatalıkların, mısır, arpa, armut, elma, şeftali, erik, incir, kiraz, üzüm, karpuz,..vb. bakımından çok verimlidir. Orada yaşayanlar mükemmel çiftçidirler ( are-beres-tarlayı işleyen), şaşırtıcı muhteşem bir taraça ve sulama sistemi yaratılmıştır. Taraçaları birbirine bağlayan ve su ile besleyen bu süzgeç kanallar KULLSE-süzgeç olarak adlandırılmaktadırlar.
    Vadinin bitişiğinde, zaman içinde, buzulların kaydığı buzullarla kaplı bir dağ bulunmaktadır; bu dağın adı RAKAPOSHI’dir ( Rakah poshte – aşağı doğru düştü).
    Hunzaklar 100 – 140 sene yaşamaktadırlar
    Vatandaşlar tam bir uyum içinde yaşamakta, iyi bir sağlığa sahipler ve yaşam süreleri çok uzundur. Hundza’da yaşayanlar uzun boylu, beyaz ırk ve kestane renkli saçlıdırlar. Hundza vatandaşları 100 – 140 sene yaşamakta ve ne olursa olsun herhangi bir hastalığı tanımamaktadırlar. İnsanları misafirperver ve birbirlerine karşı çok yardımseverdirler. Hundza’da suç işlenmemektedir. Doğan erkek çocuklar üç yıl, kız çocukları ise iki yıl emzirilmekte ve bu süre içinde karı koca arasında ilişki olmamaktadır. Hundza’da evli eşler arasında boşanmalar yoktur. Burada yaşayanlar kendilerine Arnavutça’ya uygun çınlayan HUNAKE ( Hunakuts- Hunakçık) denmesinden hoşlanmaktadırlar. Hunzak oyunlarına davullar, kavallar, kamış düdükler eşlik etmekte ve oyuncular el ele tutuşarak daire biçimini oluşturmaktadırlar. Önemli bir halk dansı Kılıçlar Dansı’dır. Bu dans sadece erkekler tarafından oynanır ve dans edenler KAMARBUNDE olarak adlandırılan renkli giysiler giyerler. Ünlü bir Avusturyalı ressam tarafından çizilen bu dikkat çekici Arnavut Kılıçlar Dansı resmi Viyana’da bulunmaktadır. Bayramlarda en yaşlılar işlenmiş olan ve ÇUKA diye adlandırılan yünden bir pelerin giyerler. Hunza Başkanı’nın ünvanı MIRI dir. Ekim’de şarap (alkolik içki) bayramı kutlanmaktadır. Kadınlar peçe giymezler. En önemli bayram ( aynı Pellazglar ve Arbreşler’de olduğu gibi ) 21 Mart’ta kutlanan Güneş Yeni Yılı’dır. Bu bayram, NA UROSH olarak adlandırılmaktadır ve yeni yılın ilk günü 21 Mart’a denk gelmektedir.
    Aralık ayının bir gününde yılın tüm evlilik düğünleri düzenlenmektedir. Erkekler SHALVAR
    ( shalle-vare – asılı şal) olarak isimlendirdikleri beyaz pantolonlar giymektedirler, kadınlar ise giydikleri bluzları KAMISHE ( gömlek ) diye isimlendirmektedirler. Yaylada yaşayanlar, Büyük İskender zamanında oraya nasıl yerleştiklerine dair tarihlerini anlatmaktadırlar.
    Normal sinekten başka böcekler yoktur. Orada domuz eti yoktur ve domuz eti beslenme (gıda) maddesi olarak kullanılmaz. Onların % 99’una etyemez ( vejetarjen) denilebilir çünkü yabani keçi etini sadece kışın çok az miktarda yerler. Orada köpek, kedi, tavuk veya kurbağa yoktur. Onların, kayısı meyvesini ve kayısı çekirdeğinin etini çok yedikleri hatta kullandıkları yağı bile kayısı çekirdeğinin etinden çıkardıkları Dr. Hofman’ın özellikle dikkatini çekti. Hundza ve Hunzakların araştırılması, Arnavut kültürü açısından çok önemlidir, çünkü orası binlerce yıl izole edilmiş bir yer olmasından dolayı orada Pelazg, İlir, Arberesh ve Arnavut halk özellikleri, dili, adetleri canlı olarak korunmuştur.

    URA Dergisi – 2003 Aralık sayısı

    Arnavutça’dan Türkçe’ye çeviren
    Kamil BİTİŞ

    Not: URA Dergisi Kosova Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı’nın, diasporadaki Arnavutlar için çıkardığı bir dergidir.
    Derginin dört sayfası Türkçe’dir.

    #kosova #shqiptar #arnavut #hunzak

    • Merhaba ulaştığım bilgilere göre benzer özelliklere sahip farklı halklardır. Hunzalar (veya Buruşolar), Pakistan’ın Gilgit-Baltistan eyaletinde Karakurum Dağları ve Hindukuş dağları’nın birleştiği bölgede Hunza, Nagar ve Yasin vadilerinde yaşayan geçmişte Şaman şimdilerde ağırlıklı olarak İsmaili Müslüman olan bir etnik gruptur.
      Kalaşlar; Pakistan’ın kuzey batı Afganistan sınırında 3 bin metre yüksekliğindeki dağların arasında bulunan Bamburet, Rumbur ve Biriu adıyla bilinen vadilerde yaşamaktadır. Şaman, Helen, Hint ve Zerdüşt inançlarından izler taşıyan Kalaş dinine mensupturlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Dr. Mehmet Portakal ile Histamin İntoleransı Tedavisi

Günümüzde birçok birey çeşitli gıda intoleransları ile karşı karşıya kalıyor. Histamin intoleransı da bu türden bir durumdur. Histamin nedir diye...

Yaz Tatilinde Türkiye’de Gezilecek En İyi Yerler

Harika plajları, tarihi kalıntıları, doğal güzellikleri ve lüks tatil köyleriyle ünlü olan Türkiye, tatilcilerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Kiril Alfabesi Türkçe ve Rumca Çeviri – Okeanostercume.com.tr

Kiril Alfabesi, Türkçe ve Rumca çeviri süreçlerinde önemli bir rol oynar. Bu blog yazısında, Kiril alfabesi kullanımının sağladığı faydalara ve avantajlara detaylı bir şekilde yer

Kodlama Eğitimi Alan Çocukların Gelecekteki Kariyer Avantajları

Kodlama eğitimi alan çocukların gelecekteki kariyer avantajları, günümüz dünyasında hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Bizler çocuklarımıza yalnızca...

Türkiye’de Neden Bu Kadar Çok Kedi Var? Osmanlı’dan Günümüze Uzanan Tarihi Sebep!

Türkiye’yi ziyaret eden pek çok yabancının ilk dikkatini çeken şeylerden biri, şehir sokaklarında özgürce dolaşan sayısız kedidir.
spot_img

Related articles

Dr. Mehmet Portakal ile Histamin İntoleransı Tedavisi

Günümüzde birçok birey çeşitli gıda intoleransları ile karşı karşıya kalıyor. Histamin intoleransı da bu türden bir durumdur. Histamin nedir diye...

Yaz Tatilinde Türkiye’de Gezilecek En İyi Yerler

Harika plajları, tarihi kalıntıları, doğal güzellikleri ve lüks tatil köyleriyle ünlü olan Türkiye, tatilcilerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Kiril Alfabesi Türkçe ve Rumca Çeviri – Okeanostercume.com.tr

Kiril Alfabesi, Türkçe ve Rumca çeviri süreçlerinde önemli bir rol oynar. Bu blog yazısında, Kiril alfabesi kullanımının sağladığı faydalara ve avantajlara detaylı bir şekilde yer

Kodlama Eğitimi Alan Çocukların Gelecekteki Kariyer Avantajları

Kodlama eğitimi alan çocukların gelecekteki kariyer avantajları, günümüz dünyasında hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Bizler çocuklarımıza yalnızca...