Clipperton Adası: İnsanlığın Vahşi Gerçekleri!

Tarih:

Paylaş

Doğu Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinde, mercanlarla çevrili, görkemli bir ada yatmaktadır: Clipperton Adası. 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, bu küçük ada, nadir bulunan bir kaynak nedeniyle birçok ülkenin sahip olmak için savaştığı bir mekân haline gelmiştir.

Meksika, adayı kolonileştirmek amacıyla birkaç aileyi buraya yerleştirmiş ve hayatta kalmaları için düzenli malzeme tedarik etmiştir. Ancak zamanla, hayati öneme sahip bu malzemelerin gelmemesiyle adada korkunç olaylar yaşanmaya başlamıştır. Bugün, bu adanın tarihi ve yaşananların hikâyesi bize insanlığın karanlık yönlerini göstermektedir.

Clipperton Adası’nın Özellikleri ve Tarihi

Clipperton Adası, 1521’de İspanyol kâşif Ferdinand Magellan tarafından keşfedilmiş olsa da resmi olarak 17. yüzyılda belgelenmiştir. İngiliz korsan John Clipper, İspanyol gemilerine saldırırken bu küçük kara parçasına rastlamış ve şimdiki adıyla anılan Clipperton Adası’nı keşfetmiştir.

Yaklaşık 10 kilometrekarelik bu ada, halka şeklindeki mercanlarla çevrilidir ve teknik olarak bir ada sayılmamaktadır. Adanın merkezinde ise ötrofik suya sahip tatlı su lagünü bulunmaktadır, ancak bu lagün sadece alglerin yaşamasına izin vermektedir. Ayrıca, Hindistan cevizi ağaçları ve birkaç bitki dışında adada neredeyse hiç bitki bulunmamaktadır.

Clipperton Adası, 12’den fazla kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır ve genellikle tuvalet olarak kullanılmaktadır. Bu durum, adanın iğrenç bir şekilde kokmasına neden olmaktadır. En yakın kara parçası olan Meksika kıyısından neredeyse 1000 kilometre uzaklıkta bulunan Clipperton Adası, bir zamanlar “Tutku Adası” olarak anılmıştır.

Bu ada, tarih boyunca Fransa, Meksika, Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri arasında mülkiyet anlaşmazlıklarına konu olmuştur. Guano adı verilen ve o dönemde son derece değerli olan yarasaların ve deniz kuşlarının atığı için bu dört ülke adayı talep etmiştir. Ancak guano, sadece belirli bölgelerde bulunduğu için bu talepler çatışmalara yol açmıştır.

Guano’nun giderek artan önemi, 1856’da ABD Kongresi’nin, işletmelerin bu bölgeleri gübre talep etmek için arayabileceği Guano Adaları Yasası’nı kabul etmesine yol açtı. Bu dönemde, Clipperton Adası, 30 yılı aşkın bir süre boyunca Meksika toprağı olarak kabul edilmişti. Ancak, Fransız İmparatoru III. Napolyon, adanın sunduğu fırsatları görmüş ve 1858’de adaya bir deniz birimi göndermiştir. Bu birim, adayı koruyan birkaç Meksikalı askeri def etmek amacıyla gönderilmiştir.

Fransızlar için adayı talep etmek oldukça basitti ve 1890’larda Guano Adaları Yasası’nın verdiği yetkiyle bir ABD şirketi, adaya guano çıkarmak üzere gelmiştir. Bu şirket birkaç yıl boyunca faaliyet göstermiş, ancak 1897’de Meksika, adayı Fransızlardan geri almış ve orada yaşayan Amerikalı işçileri çıkarmak için adaya dönmüştür.

Bir yıl sonra, o zamanki dünyanın en güçlü donanmasıyla Britanya da adaya gelmiştir. Meksika, adayı tekrar sahiplenmiş ve Britanya’yı yenemeyeceğini anladığından, Meksikalı yetkililer, değerli guano çıkarma ve ihraç etme izni verecek bir anlaşma imzalamıştır. Bu sürecin ardından, 1906’da 33 yaşındaki Meksikalı askeri subay Ramon Arnold ve 13 asker ile aileleri adaya gelmiştir.

Clipperton Adası’nda Yaşanan Trajediler

Clipperton Adası‘da yaşanan trajediler, 1906’da Meksikalı askeri subay Ramon Arnold ve 13 asker ile ailelerinin adaya gönderilmesi ile başlar. Görevleri, adanın ülkeler arasında el değiştirmesini önlemek için küçük bir koloni kurmaktır. Ancak Ramon için bu bir tercih değil, ceza olarak verilmiştir. Yeni başladığı askeri hizmetten birkaç ay sonra ayrıldığı için, Clipperton Adası’na mahkûm olarak gönderildi ve cezasını burada tamamlaması gerekiyordu.

Aynı yıl, Meksika başkanı adada bir deniz feneri inşa edilmesini emretti ve tamamlandığında, Victoriano Alvarez adında bir adamı adada deniz feneri bekçisi olarak görevlendirdi. Aynı zamanda, Britanyalılar da adayı iyileştirmek için kendi paylarına düşeni yapıyorlardı: evler inşa ettiler ve mercanda sebzeler yetiştirmeyi başardılar. Kısa süre sonra, Meksika ve Britanya’dan yaklaşık 100 erkek, kadın ve çocuk adaya yerleşti.

Ancak bu dönem ne yazık ki kısa sürdü. Guano piyasasının çökmesiyle birlikte guano çıkaran Britanya şirketi iflas etti. Bu olaylar zinciri sonrasında, adada yaşayanlara taze malzemeler gelmemeye başladı. Tedarik gemilerinin gelmemesiyle adadakiler, kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kaldılar.

Üç yıl sonra, 1914’te, bir Amerikan gemisi yakınlarda mahsur kaldı ve mürettebatı adaya geldi. Kurtarma gemisi geldiğinde yetkililer Ramon’la görüştüler ve Meksika devriminin devam ettiğini ve I. Dünya Savaşı‘nın başladığını bildirdiler. Gemi kaptanı Ramon ve diğerlerini Amerika’ya dönmeleri için ikna etmeye çalıştı, ancak Ramon görevinden ayrılmanın potansiyel sonuçlarıyla karşı karşıya kalma korkusuyla teklifi reddetti.

Sadece İngiliz ailesini kurtarma gemisiyle geri göndermeye kararı verildi. Amerikalılar ayrıldıktan sonra sağlanan malzemeler hızla tüketildi ve Britanyalılar tarafından bakımı yapılan sebze bahçesi artık bakılmadığı için öldü. Ada sakinleri için tek gıda kaynağı deniz kuşu yumurtaları, ara sıra yakalanan kuşlar, birkaç Hindistan cevizi ve domuzdu.

1915’te, Clipperton Adası’ndaki kolonistlerin sayısı azaldı, kalanlar zayıf ve hasta hale geldi. Bir gemi görmesiyle umutlanan Ramon ve diğer askerler, kaçma girişiminde bulundu, ancak başarısız oldular. Adada, Deniz Feneri bekçisi Victoriano, kadınlara kötü muamelede bulundu, onlara kölesi gibi davrandı ve kendisini adanın kralı ilan etti. Kadınlar Victoriano’ya karşı isyan etti ve onu gizli bir planla öldürdüler.

Ardından, ABD donanmasına ait bir savaş gemisi, adaya gelerek 11 hayatta kalanı Meksika’nın Salina Cruz şehrine doğru yola çıkardı. Sağ kalanlar Victoriano’nun öldürülmesi hakkında 17 yıldan fazla bir süre boyunca konuşmadılar. Ancak olası sonuçlardan emin olduktan sonra, Victoriano’nun zulmü ve ölümü hakkında konuşmaya başladılar.

1931’de, İtalya kralı, sahiplik iddiaları üzerine bir karar verdi ve adanın sahibini Fransa olarak ilan etti. Meksika kararı temyiz etmedi. Ancak bu olaylar, Clipperton Adası’nın insanlık için bir uyarı niteliği taşıdığını göstermektedir. Bu küçük ada, insan doğasının karanlık yönlerini, açgözlülüğün ve zalimliğin sonuçlarını bariz bir şekilde göstermektedir. Tüm bu yaşananlar, insanlığın doğaya ve diğer insanlara karşı sorumluluklarını hatırlatmaktadır.

WhatsApp grubumuza katılmak için TIKLAYINIZ!

Paylaş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Zerdüştlerin Kutsal Merkezi Taht-ı Süleyman ve Hz. Süleyman’ın Cinleri Hapsettiği Yer!

Taht-ı Süleyman, efsaneler ve tarihle iç içe geçmiş bir bölge olarak, Zerdüşt inancının ve İslam öncesi İran kültürünün derin bir izini taşır.

Tektaş Pırlanta Yüzüklerde Son Trendler – Yılın En Gözde Modelleri!

Evlilik tekliflerinin vazgeçilmezi, aşkın sembolü, tektaş pırlanta yüzük. Anlamı ve estetiğiyle öne çıkan bu zarif mücevher, aşkın sonsuzluğunu simgeliyor.

Maoriler Kimdir? Geleneksel Haka Dansı ve Ortaya Çıkış Hikayesi

Haka dansı, Maori kültürünün güçlü bir ifadesidir ve dünya çapında hem spor sahalarında hem de kültürel etkinliklerde unutulmaz bir deneyim sunar.

Yerinde kripto para eğitimi ve desteğin avantajı

Kripto para piyasası, teknik terimler ve karmaşık işlem süreçleri ile yeni başlayanlar için oldukça zorlayıcı olabilir.

Altın Zincir Bileklik Modelleri

Altın zincir bilekliklerde kullanılan zincirler, farklı kalınlık ve desenlere sahip olabilir. İnce ve zarif bir görünüm isteyenler için...
spot_img

Related articles

Zerdüştlerin Kutsal Merkezi Taht-ı Süleyman ve Hz. Süleyman’ın Cinleri Hapsettiği Yer!

Taht-ı Süleyman, efsaneler ve tarihle iç içe geçmiş bir bölge olarak, Zerdüşt inancının ve İslam öncesi İran kültürünün derin bir izini taşır.

Tektaş Pırlanta Yüzüklerde Son Trendler – Yılın En Gözde Modelleri!

Evlilik tekliflerinin vazgeçilmezi, aşkın sembolü, tektaş pırlanta yüzük. Anlamı ve estetiğiyle öne çıkan bu zarif mücevher, aşkın sonsuzluğunu simgeliyor.

Maoriler Kimdir? Geleneksel Haka Dansı ve Ortaya Çıkış Hikayesi

Haka dansı, Maori kültürünün güçlü bir ifadesidir ve dünya çapında hem spor sahalarında hem de kültürel etkinliklerde unutulmaz bir deneyim sunar.

Yerinde kripto para eğitimi ve desteğin avantajı

Kripto para piyasası, teknik terimler ve karmaşık işlem süreçleri ile yeni başlayanlar için oldukça zorlayıcı olabilir.