Yeryüzünde İlk Kanın Döküldüğü Kasiyun Dağı ve Dimaşk

Tarih:

Paylaş

Şam, Asya ve Afrika’nın muazzam kucaklaşma noktasında konumlanarak, Doğu ve Batı kültürleri arasında derin bir buluşma noktasına dönüşmüş ve tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini sürdürmüştür. Suriye’nin güneybatısında, Anti-Lübnan Dağları’nın doğu eteklerindeki Kasiyun Dağı ile Bâdiyetüşşâm adı verilen çöl sahası arasındaki Gūta Vadisi’nde yer alan bu şehir, tarihin derinliklerine uzanan köklü bir geçmişe sahiptir.

Şam, bazı kaynaklara göre MÖ 4 binli ve 5 binli yıllara kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Diğer araştırmalarda ise Tell Ramad bölgesinde yapılan arkeolojik çalışmaların ortaya koyduğu küçük nesnelerle MÖ 8 bin ila 10 bin yıllarına kadar uzandığı iddia edilmektedir. Bu kadim şehir ve Kasiyun Dağı, tarih boyunca iz bırakan hikâyeler ve mistik atmosferiyle adeta zamanın ta kendisini yansıtan iki önemli kesişim noktasıdır.

Kasiyun Dağı’nın eteğinde yankılanan efsaneler ve Şam’ın taş duvarları arasında yaşanan binlerce yıllık hikâyeler, bu coğrafyayı sadece jeografik bir nokta olmaktan çıkarıp, zamanın ötesine taşımaktadır. Şehir, sadece kendi geçmişini değil, aynı zamanda insanlığın ortak tarihini de muhafaza etmektedir. Kabil ve Habil’in dramatik hikâyesinden, İslam’ın yayılma serüvenine, Kasiyun Dağı ve Şam, her biri kendi gizemli dünyasını barındıran zengin bir mirası temsil etmektedir.

Kabil’in, Kardeşi Habil’i Öldürdüğü Kasiyun Dağı

Şam’ın gizemli manzaralarından biri olan Kasiyun Dağı, deniz seviyesinden 1200 metre yükseklikte bulunmakta olup, başkentin kuzeyinden şehre muazzam bir bakış sunmaktadır. Suriye’nin başkenti etrafında yaşayan insanlar için adeta bir kutsallık simgesi olan bu dağ, Hz. Âdem’in oğlu Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürdüğü rivayet edilen yer olarak bilinir. İnanışa göre, yeryüzünde ilk kanın döküldüğü ve ilk suçun işlendiği yer olan Kasiyun Dağı, peygamberlere ve salih kişilere ait kutsal mekânları, mağaraları ve efsaneleriyle dikkat çekmektedir.

Dağın yüksek noktalarından şehri seyretmek, aynı zamanda ziyaretçilere şehre panoramik bir bakış açısı sunarak büyüleyici bir deneyim yaşatmaktadır. Kasiyun Dağı, piknik ve gezi alanı olarak da Suriyeliler arasında oldukça popülerdir. Ziyaretçilere dinlenme durakları ve seyir terasları gibi imkânlar sunan bu dağ, doğal güzellikleriyle birlikte tarihi ve dini öneme sahip bir bölge olarak öne çıkmaktadır.

Kasiyun Dağının eteğinde yer alan Habil’in türbesi, Mevlana Halid-i Bağdadi ve Ibni Arabi gibi ünlü sufilerin türbelerini de barındırmaktadır. Ne var ki, tarihi zenginlikleriyle birlikte maalesef Kasiyun Dağı, 21 Ağustos 2013 tarihinde Beşşar Esad’a bağlı güçler tarafından Guta’ya atılan Sarin Gazı füzelerinin hedefi olmuştur.

Bilâdu’ş-Şâm Bölgesi ve Şam’ın ‘Dimaşk’ İsmi

Bilâdu’ş-Şâm bölgesinin önde gelen merkezlerinden biri olan Şam (Dımaşk, Dımaşkuşşam), tarih boyunca önemli bir konumda yer almıştır. Şehir, Osmanlı İmparatorluğu’nun kesin hâkimiyetine 1521 yılında ulaşmış ve kısa bir süre içinde Osmanlı Devleti’nin bir paşalık merkezi haline gelmiştir. Dımaşk, adını Arapça kaynaklarda Bilâdüşşam’ı ifade etmek için kullanılan “Şam” teriminden almıştır. Günümüzde ise Türkçe’de hâlâ “Şam” olarak adlandırılmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap coğrafyasındaki 400 yılı aşan etkisi, bazı ifadeleri dilimize kalıcı bir şekilde kazandırmıştır. Bu etki özellikle bölge isimleri ve şehir adlarıyla kendini göstermiştir. Örneğin, Türkçede sıkça kullandığımız “Şam” kelimesi, Osmanlı’dan miras kalan bir ifadedir ve Araplar bu şehri “Dimaşk” olarak adlandırır. Bu isimlendirme, Batılı dillere de çeşitli şekillerde yansımıştır; Damascus, Damas, Damaskus gibi.

Şam, tarih boyunca aslında bir şehir değil, oldukça geniş bir bölgenin adı olarak bilinmiştir. Arapça tarih kaynaklarında “Bilâdu’ş-Şâm” olarak anılan bu bölge, günümüzdeki Suriye, Lübnan, Ürdün ve hatta bazen Filistin’i içeren büyük bir coğrafyayı kapsamaktadır. Osmanlı döneminde, Bilâdu’ş-Şâm’ın en büyük ve önemli şehri olan “Şam”, adeta bölgenin özeti olarak nitelendirilmiş ve bu nedenle günümüzde hala kullanılmaktadır. Araplar ise “Dimaşk” dediklerinde genellikle şehir merkezini, “Şam” dediklerinde ise Dimaşk’ın çevresindeki geniş alanı kastetmektedirler.

Şam’ın ‘Dimaşk’ İsmini Almasının Kardeş Kanıyla Örülü Hikâyesi

Şam’ın binlerce yıllık tarihi geçmişinde, Arapça adı olan “Dimaşk”ın kökeniyle ilgili ilginç bir inanış bulunmaktadır. Birçok kaynağa göre, Hz. Âdem’in oğulları Habil ve Kabil, Şam’ın hemen kuzeyinde bulunan Kasiyun Dağı’nın eteklerinde yaşamışlardır. Rivayetlere göre, iki kardeş imtihanları sırasında Habil sürüsünün en güzel hayvanını, Kabil ise Şam ovasında yetiştirdiği ürünlerin en çürüklerini Allah’a kurban olarak sunmuşlardır. Kasiyun Dağı’nda, sadece Habil’in kurbanının kabul edildiği ve Kur’an’da da anlatılan olay gerçekleşmiştir. Kabil, kıskançlık ve kininden dolayı kardeşi Habil’i öldürmüştür. Bu olay, yeryüzündeki ilk cinayet olarak kaydedilmiş ve Kasiyun Dağı’nda gerçekleşmiştir.

Bazı Arap tarihçiler, şehrin “Dimaşk” adının, Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesine atfen “dem-u şakîk” yani “kardeş kanı” teriminden geldiğini ileri sürerler. Onlara göre, şehir adı, bu ilk cinayetten ve dökülen kardeş kanından türemiştir. Bu iddiayı ve rivayeti doğrularcasına, Kasiyun Dağı’nın üst kısımlarında, Hz. Âdem’in oğlu Habil’e atfedilen bir mezar da bulunmaktadır. Bu mezar, yaklaşık 15 metre uzunluğundadır ve üzerinde bulunduğu mağarada, ilk cinayetin işlendiğine inanılmaktadır. Suriye halkı ve ziyaretçiler, bu bölgeyi sıklıkla ziyaret ederler.

Rivayetlerin gerçeklik payı olup olmadığı ve Dimaşk kelimesinin gerçekten “kardeş kanı” teriminden türetilip türetilmediği bilinmez. Ancak kesin olan bir şey vardır: Şam, tarih boyunca savaşların, kardeş kavgalarının, cinayetlerin ve kan davalarının yaşandığı topraklar olmuştur. Bu nedenle, Habil’in kardeşi Kabil tarafından buralarda öldürülmüş olabileceğine dair bir rivayet ortaya atıldığında, insanlar bu hikâyenin gerçek olup olmadığı konusunu sorgulamaksızın kabul edebilirler. Zira bu topraklarda yaşanan tarihi olaylar, benzer temalara sıkça rastlanmasına neden olmuştur.

Şam, Halid bin Velid komutasındaki Müslüman ordusu tarafından 635 yılında İslâm toprağı olarak ilan edildikten beri sürekli olarak imar ve inşa edilmiştir. Şehir, İslâm tarih ve kültürünün birçok eserini bünyesinde barındırır. Hz. Peygamber’in sevgili müezzini Bilal-i Habeşi’nin kabri Şam’da bulunmaktadır. Ayrıca, aralarında Ebu’d-Derdâ’nın da olduğu binlerce sahabe de burada defnedilmiştir. Hz. Hüseyin’in kızları Zeynep ve Rukiye’nin kabirleri eski Şam’ın merkezindedir. Kerbela faciasında 680 yılında şehit edilen Hz. Hüseyin’in kesik başının ise bugün Emevi Camii’nde bulunan bir mahfazada olduğu kabul edilir. Şam, bu tür kutsal ve tarihi mekânlarla dolu bir şehir olarak İslâm dünyasında önemli bir konuma sahiptir.

WhatsApp grubumuza katılmak için TIKLAYINIZ!

Paylaş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Zerdüştlerin Kutsal Merkezi Taht-ı Süleyman ve Hz. Süleyman’ın Cinleri Hapsettiği Yer!

Taht-ı Süleyman, efsaneler ve tarihle iç içe geçmiş bir bölge olarak, Zerdüşt inancının ve İslam öncesi İran kültürünün derin bir izini taşır.

Tektaş Pırlanta Yüzüklerde Son Trendler – Yılın En Gözde Modelleri!

Evlilik tekliflerinin vazgeçilmezi, aşkın sembolü, tektaş pırlanta yüzük. Anlamı ve estetiğiyle öne çıkan bu zarif mücevher, aşkın sonsuzluğunu simgeliyor.

Maoriler Kimdir? Geleneksel Haka Dansı ve Ortaya Çıkış Hikayesi

Haka dansı, Maori kültürünün güçlü bir ifadesidir ve dünya çapında hem spor sahalarında hem de kültürel etkinliklerde unutulmaz bir deneyim sunar.

Yerinde kripto para eğitimi ve desteğin avantajı

Kripto para piyasası, teknik terimler ve karmaşık işlem süreçleri ile yeni başlayanlar için oldukça zorlayıcı olabilir.

Altın Zincir Bileklik Modelleri

Altın zincir bilekliklerde kullanılan zincirler, farklı kalınlık ve desenlere sahip olabilir. İnce ve zarif bir görünüm isteyenler için...
spot_img

Related articles

Zerdüştlerin Kutsal Merkezi Taht-ı Süleyman ve Hz. Süleyman’ın Cinleri Hapsettiği Yer!

Taht-ı Süleyman, efsaneler ve tarihle iç içe geçmiş bir bölge olarak, Zerdüşt inancının ve İslam öncesi İran kültürünün derin bir izini taşır.

Tektaş Pırlanta Yüzüklerde Son Trendler – Yılın En Gözde Modelleri!

Evlilik tekliflerinin vazgeçilmezi, aşkın sembolü, tektaş pırlanta yüzük. Anlamı ve estetiğiyle öne çıkan bu zarif mücevher, aşkın sonsuzluğunu simgeliyor.

Maoriler Kimdir? Geleneksel Haka Dansı ve Ortaya Çıkış Hikayesi

Haka dansı, Maori kültürünün güçlü bir ifadesidir ve dünya çapında hem spor sahalarında hem de kültürel etkinliklerde unutulmaz bir deneyim sunar.

Yerinde kripto para eğitimi ve desteğin avantajı

Kripto para piyasası, teknik terimler ve karmaşık işlem süreçleri ile yeni başlayanlar için oldukça zorlayıcı olabilir.